Thursday, August 25, 2016

FIRLAT O SON SÖZCÜĞÜ




FIRLAT O SON SÖZCÜĞÜ

gözlerim kapalı  dinliyorum sessizliğin ayak seslerini
gülen bir yüz yaklaşıyor göz kapaklarımın ardına
fırlatıyorum geçmişin tüm paslanmış sözcüklerini
                                                  gelen sessizliklere
değişmiyor güleç yüzün çizgileri
bir durgun görüntü ısrarlı
fırlatıyorum son sözcüğü de hırçın mı hırçın
kırılıp paramparça oluyor
karışıyor gözyaşlarıma...

oysa ben onun bir kırık ayna olup
                               kalmasını istiyorum gözümde
ve de özümde....


C Y Öncelay
Ekim 1991


O BEN



O BEN

tüm perdeler paramparça oldu bir anda
hoyrat bir ışık doldurdu tüm karmaşayı
bir yel sıyırdı ışığın aydınlığını
yalın bir sesin izi kaldı
kesik...kesik...
| kesik  kesik |
                      perde..
                      ışık....
                      aydınlık...
(yalın) ses
dolu dolu duygular |...|
                       paramparça..
                       hoyrat....
                       karmaşık...
bir fırtına hırçınlığı gelip geçen
ulu ağaçları eğen
denizi azdıran...ve...
tüm bunların ortasında
O BEN
                        çaresiz...
                        bıkkın....
                        donuk.... bir  enginlik
| bir enginlik |
                        ışıkları gizlenmiş
                        çağıltısı  suskun
| rüyasız....  renksiz |
        (büzülen)
                        ışığı...
                        gizli...

VE
kat kat bir kanat sesi
nazlı düşen bir tüy
parmak uçlarımı değdirdiğim özgürlük
şekil verdiğim rengarenk ışıklar
(çömert aydınlıklar)
elimden kaçıveren o kuş
yumuşak dünyamdamı saklıydı
(saklıydı)
büzülen rüyalar.....
             renkler..
(büzülen) kat kat kanat sesleri
nazla düşen tüy
)(büzülü parmaklarımın ucuna gelen özgürlük
şekil verilen rengarenk ışıklar
                                           (saklıydı.....)

CY Öncelay
ocak 1992


ÖZLEM



ÖZLEM

tüm tutkularım nokta  nokta dağılmış vücuduma
herbiri tedirgin
donuk
saklı

inançsız
özverisiz
anlamsız....

kayıp gidin binlerce yıl öteye bir anda
şekillenin yeniden
ışıklı
sevecen
ve anlamlı
çizin vücudumun tüm çizgilerini yepyeni....
çakışın çakmak taşı gibi
hale hale ışınlayın zihnimi
hatırlıyamıyayım nokta nokta dağıldığınız zamanı...
 ve öncesini....

C Y Öncelay
ekim 1991

BEYAZ SONSUZLUK



BEYAZ SONSUZLUK

düşlerimde vücuduma dokunmaya devam ediyorsun
ve de düşlerine çağırıyorsun israrla beni...
sızmak istiyorum koynuna gecenin yanlız karanlığında
gel diyorsun leylak kokusuna sarılı sözlerinle
düşümde ayaklarım değiyor ilk kez  vücuduna
duyuyorum yılların yanlızlığını teninin beyazında
ürkek sokuluyorsun rüyalarımın ötesine
BENİM RÜYAMA....

gel daha da sokul
o çok sevdiğin tenini ver ellerime
tut  ellerimi
               dokundur tabulara
tenin bir beyaz sonsuzluk gibi yutsun ellerimi
.....duysun içinde  en derin fırtınayı

ellerin bir özlemi kavrıyor
.....öncesiz.....
şekil veriyor hayatın anlamına
doğuyorsun bir kez daha sen senken
parmak uçlarımda hissediyorum yeni doğan tenini
gençleşen gözlerini
öp beni diyen dudaklarını
dimdik olan göğüs uçlarını
dirilen vücudunu

seni tenime alıyorum
genç ellerin çekingen ama sabırsız
sonsuzdan gelen bir koku gibi dokunuyor tenime
beni yeniden bul diye fısıldıyorsun
tabusuz.....
özgür...



SANA ULAŞMAK İÇİN
UFKUN MAVİSİNE GÖMÜLÜ YEŞİLLİĞE
UZATIYORUM YANLIZLIĞIMI

C Y Öncelay
Ekim 1994

ZÜMRÜTE DAMLIYAN DÜŞ




ZÜMRÜTE DAMLIYAN DÜŞ

gece
ben olan yanlızlığını
alır götürür
bilinmeyen yerlere
kimi aya yakın
kimi yıldıza
tımanır ayın ışığına
bir yanlızlık izi kalır gökyüzünde...sessiz
uzanır göğün gece mavisine
dokunur tüm unutulmuş yanlızlıklara
bildik ürpertiler geçer tüm vücudlardan
ve gece..
alır götürür beni bilinmeyen yerlere
seyrederim ayın yuttuğu aşkları
duyarım yıldızların fısıltılarını
gece olurum ben denize
tutarım kayan yıldızlarını
zerre zerre olurum sularda
dokunurum milyonlarca ışığa
gece alır götürür beni sakladığı aşklara
ışıktan küreler patlatırım yıldızların altında
bir mahşer festivali başlar...yeşil ve mavi
yıldız olur akarım yeşile cehennemden kaçarcasına
düşüncem zümrüt olur
zümrütten duygular sarar aşkları
kırılır ayın ışıkları zümrütte bir bir
eriyen yanlızlıklardan
                    bir yeşil sessizlik
                   yayılır tüm evrene aşk dolu
ve gece alır götürür beni
rüyanın ötesine....

C Y Öncelay
ağustos 1998


GÖK OLUR HERBİR BAKIŞIN
YAĞAR TUFAN GİBİ YANAN DÜZLÜĞE

TUTUNAMAM BUGÜNE



TUTUNAMAM BUGÜNE
gölgesi olurum bilinmedik duygularımın
sızarım akşamlarına bir tatlı hüzün gibi
hissedersin varlığımı
ararsın benliğimi
mum ışıklarında
mum alevi gibi titrer yüreğin
gözlerin takılır denizin akşam mavisine
seçemediğin gölgeler gömülür sessizliğe
ve
gece sessizce çeker gölgelerini denizin derinine
bir deniz olursun SEN
güneşin batımında gölgeleri saklıyan
bir gel-git oluşur
mazinle aramda
tutunamam bugüne
çaresiz...........
C Y Öncelay
haziran 1999

KIVILCIMI YAKALAMAK HOŞ
ONDAN GÜNEŞ YAPMAK DAHA DA HOŞ

ÇÖZÜLME DÜĞÜM KAL




ÇÖZÜLME DÜĞÜM KAL

çözülme düğüm kal
kendi gölgelerinin düğümü
kimisi uzun...kimisi kısa
alt alta
üst üste
bir çözümsüz içsel aşk
içinde korkuların ve senin saklandığın
düğüm kal ki
hiçbir sıcaklık sızmasın o ümitsiz gölgelerine
alt alta
üst üste
daha koyu gölgelerinde
sakladığın sana
ürpertileri sakın yanaştırma
düğüm kal.....
ürpertisiz buz gibi gölgelerinde
çözümsüz EGOnun kahkahalarına kulak verme
sakın düşme o tuzağa
düğüm kal....
kal ki....
EGON tüm evrenin hakimi olsun
o dağları , yaylaları , bozkırları bomboş evrenin
tek hakimi ol tartışmasız
çözülme düğüm kal.....

C Y Öncelay
Ağustos 2004